text
stringlengths
0
5.2k
source
stringclasses
15 values
'OF' şarkısının sözü ve müziği Sezen Aksu'ya düzenlemesi ise Erkan Güleryüz, A. Soner Kıvanç, Ömer Göktepeliler ve Can Güneş' e ait. Şarkı bir solukta akıp gidiyor. Erkan Güleryüz'ün vokali bana her zaman 90'lı yılların müziğinin sevdiğimiz, sıcak ve samimi zamanlarını hatırlatır. Eski bir dostla dertleşir gibi hissettiğiniz yeni şarkı 'OF'un düzenlemesi bir başka güzellikte olmuş. Erkan Güleryüz'ün 2022 yılında yayınlamayı planladığı 10 şarkıdan oluşan 'Minimal' albümünün iki ayda bir sevenleri ile paylaştığı şarkılardan dördüncüsü olan 'OF'tan sonra bakalım bizi nasıl bir şarkı bekliyor? Oğuzhan Koç, söz ve müziği kendisine ve Çağrı Telkıvıran' a, düzenlemesi ise Çağrı Telkıvıran'a ait olan yeni şarkısı 'Aşkın Mevsimi' ile biraz pop biraz alaturka efkar rüzgarları estirmeye gelmiş. Oğuzhan Koç rotayı bu sefer daha akustik düzenlemeye sahip olan bir şarkıya kırmış. Kendisine pek yakışan nağmelerin uçuş uçuş savrulduğu şarkının nakaratı tam kalabalık sofralarda aşka gelip eşlik edilecek türden olmuş. Oğuzhan Koç ve Çağrı Telkıvıran işbirliği son sürat devam etmekte. Her türde şarkıyı gayet güzel kotaran ikili, yine insanın içine işleyen söz ve melodileri ustalıkla bulup dinleyicinin kalbini 12'den vurmayı başarmış gözüküyor. Ayrıldığınız sevgilinizle aranızı düzeltmek ve gönlünü almak için bir şarkı arayışındaysanız sizlere bir önerim var. Eren Sandal'ın 'Sen Lazım' şarkısı en samimi anlatımı ve keyifli melodisiyle sevgiliye barış çağrısını yapan adrese teslim bir iş olmuş. Söz ve müziği Eren Sandal'a düzenlemesi ise Abdurrahman Şimşek'e ait olan 'Sen Lazım' dinler dinlemez akılda kalan melodisiyle dikkat çekiyor. Şarkının videosu ise gayet sevimli ve yaratıcı olmuş. Eren Sandal şarkısının video klip yönetmenliğini kelimenin tam anlamıyla elleriyle yapmış diyebiliriz. İzledikten sonra yüzde tatlı bir gülümseme bırakan çalışma için neden böyle bir yorum yaptığımı merak ediyorsanız hemen dijital ortamda 'Sen Lazım'ın videosuna bir göz atın derim. Şarkısından videosuna pozitif enerji veren bu çalışma için Eren Sandal'ın ellerine sağlık.
Havadis
Prof. Dr. Alaaddin BAŞAR Prof. Dr. Necati YILDIZ Prof. Dr. Sibkat KAÇTIOĞLU Prof. Dr. Mansur ATALAY Son yıllarda yabancı literatürde oldukça yaygın bir biçimde kullanılan çok değişkenli istatistiksel proses kontrol metotları yerli literatürde yeterince uygulanmamıştır. Bu çalışmanın amacı yerli literatürdeki bu boşluğun doldurulmasına bir katkı sağlamaktır. Bu amaca ulaşmak için çok değişkenli istatistiksel proses kontrol metotlarından Hotelling t2 kontrol grafiği, çok değişkenli kümülatif toplam metodu ve çok değişkenli üstel ağırlıklı hareketli ortalama kontrol grafiği incelenmiş ve söz konusu metotlar kullanılarak otomotiv sanayi için döküm parçalan üreten bir işletmede istatistiksel proses kontrol uygulaması yapılmıştır. Çalışma ilk dört bölüm teori ve son bölüm uygulama olmak üzere başlıca beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde kalite kontrolü ve istatistiksel proses kontrolünün tanımları yapılarak bu konularla ilgili bilgiler verilmiştir. Sonraki üç bölümde ise sırasıyla Hotelling t2 kontrol grafiği, çok değişkenli kümülatif toplam metodu ve çok değişkenli üstel ağırlıklı hareketli ortalama kontrol grafiği ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Tezin son bölümü olan uygulama bölümünde ise otomotiv sanayi için döküm parçalan üreten Döktaş Dökümcülük Tic. ve San. A. Ş'de tek ve çok değişkenli istatistiksel proses kontrol metotlan kullanılarak bir İPK uygulaması yapılmıştır. Uygulamada söz konusu işletmede üretimi yapılan otomatik transmisyonlarda kullanılan kavrama silindiri döküm parçasına ait 150 birimden oluşan veri seti kullanılmıştır. Bu bölümde proses tek değişkenli kalite kontrol grafikleri ile incelendikten sonra değişkenler gruplandınlarak çok değişkenli istatistiksel proses kontrol metotlan ile proses gözlenmiştir. Çalışmanın sonucunda birden fazla kalite değişkenine sahip proseslerde, değişkenler arasında bir ilişki olduğunda, prosesin incelenmesinde tek değişkenli metotlara kıyasla çok değişkenli istatistiksel proses kontrol metotlarının daha sağlıklı sonuçlar verdiği tespit edilmiştir.
akademik-ozetler
Peki 'radyo tiyatrosu' neydi, hatırlıyor musunuz?... Hepimizde nostaljik ve ılık günleri hatırlatan hisler uyanıyor değil mi? Öyle, öyle.... Seslenen Kitap'ın tiyatro 'dinlemeyi' sevenler için hoş bir sürprizi var: Artık tiyatro oyunlarını da siteden dinleyebilirsiniz: Okuma tiyatrosu dilinde, radyo tiyatrosu tadında; evinizde, işyerinizde, arabanızda, yolda yürürken... oyuna siz de kulak misafiri olabilirsiniz....
KulturHaritasi
Ülkelerinin milli takımlarında olan oyuncular idmanda yer almazken, dün akşam kente gelen ve bordo mavili takıma kiralık olarak dönen Berat Özdemir antrenmana çıktı. Ayrıca hazırlık kampında sakatlanan ve uzun süredir ülkesinde tedavi gören Joaquin Fernandez ile kaburga kemiği kırılan Trezeguet de takımına dönerek hazırlıklara katıldı. Trabzonspor, Beşiktaş maçı hazırlıklarına yarın saat 11.00'de yapılacak antrenmanla devam edecek.
Havadis
31 Mayıs'ta final yapacak olan dizi için veda gecesi düzenleyen ekip, gece boyunca eğlendi. Geceye dizinin başrol oyuncuları Özcan Deniz ve Aslı Enver'in yanı sıra tüm kadro neredeyse eksiksiz katıldı. Özcan Deniz'in şarkılarıyla herkesi coşturduğu geceye Aslı Enver de danslarıyla renk kattı. Gecenin sonunda ekip, dizinin sembolü Boran Konağı şeklindeki pastayı birlikte kesti. Dizide kısa bir süre yer alan Defne Samyeli, geceye sevgilisi Cem Yılmaz ile birlikte katıldı. İkili mekandan el ele ayrıldı. Yaz geliyor! Festival treni kalkıyor!
Havadis
Tarihte bir ilke imza atan şempanze Washoe bizi anlıyor, sıra bizde... Bu içerik hazırlanırken Sanatla Art ve Friends of Washoe sitelerinden yararlanılmıştır. İnsan dilini kavrayan ilk şempanze Washoe'nun çarpıcı hayat öyküsünü duymuş muydunuz? Nevada Üniversitesi'nde araştırmacı olan Dr. Allen ve Beatrix Gardner'ın yanına verilen Washoe, insan bir çocuk gibi yetiştirildiği için kısa sürede birçok insana özgü davranış biçimini kavradı. İnsanlara en yakın tür olarak geçse de şempanzelerin ses telleri insanlarda olduğu gibi bir işleve sahip değil. Washoe şanslıydı derdini anlatması ve konuşma fırsatı elde edebilmesi için ona Amerikan işaret dilini öğretmeye hazır araştırmacı ebeveyne sahipti. Onu sahiplenen ve bebekleri yerine koydukları ailesi ile iletişme geçebilmek için işaret dilini öğrenen Washoe, o zamana kadar dilimizin insanlara özel olduğu sanılan teorileri bir bir yıktı ve bu başarısıyla ilk olarak tarihe geçti! Asıl ilginç olan, sadece taklitten ziyade Washoe öğrendiği kelimeler arasında bağlantı kurup, kelimeleri bölerek bile anlatabiliyordu. İnsan dilini ilk kez öğrenen şempanze zamanla akıcı bir şekilde işaret dilini kavrayarak bakıcıları ile konuşmaya başladı.Bilmediği ve tarif edemediği kelimeleri iki veya üç farklı kelimeye bölerek anlatmaya kadar uzanan dil kabiliyetinin yanı sıra 250'den fazla kelimeyi öğrenen Washoe aynı şekilde ailesinin anlatımlarını da anlayarak geri dönüşler yapabilir hale oldukça kısa bir sürede geldi. Bazen hiçbir sözcük böyle bir durumu anlatamaz... Bir dönem araştırmacısı Kat'ten ayrı kalan Washoe, düzenin değişmesine anlam veremeyerek bakıcısına tavırlı bir şekilde yaklaşım sergiledi. Ardından Kat işaret diliyle 'Bebeğim öldü.' şeklinde neden gittiğini açıkladıktan sonra, Washoe işaret dilinde gözyaşını tarif ederek, kendisi de bebeklerini kaybeden bir anne olarak 'Lütfen insan sarıl!' manasına gelen işaret diliyle acısını paylaştı. "Bebek, benim bebeğim!" Araştırmacı Kat'i anlayan biri varsa o da Washoe idi. Sadece işaret diliyle değil, Washoe'da bir zamanlar anneydi ve bir çocuğunu doğumdan hemen sonra kalbindeki bir hastalıktan, bir diğerini de doğduktan 2 ay sonra enfeksiyon nedeniyle kaybetti.Bir bebek yetiştirmesini isteyen ailesi, Louis isminde on aylık bir şempanzeyi evlatlık olarak Washoe'ya teslim ettiler. İlk kez bebeği gören Washoe 'Bebek! Benim bebeğim!' tepkisini, kaybettiği bebeği sandığı için verdi. Annelik her dilde tarifsiz kalır! Washoe çok kısa sürede Louis'i kabul etti ve kendi bebeği yerine koydu. 66.media.tumblr.com Tıpkı kendi bakıcıları gibi Washoe da Louis'e işaret dilini öğretti. 8 gün sonra ilk kelimesini öğrenen Louis zamanla Washoe gibi akıcı bir şekilde işaret dilini öğrenip, iletişim kurmaya başladı. 2007 yılında hayata veda eden Washoe, bilim dünyasında isminden söz ettirmeye devam ediyor.Her geçen gün bir kez daha hayran kaldığımız hayvanların gizemli dünyasında bakalım daha neler göreceğiz? 🐒 Washoe'nun hayatı hakkında daha fazlasını merak edenler için küçük bir kesit bırakıyoruz...
ViralMedya
Türkiye İş Bankası, bir ilke imza atarak global çevrim içi oyun platformu ve oyun oluşturma sistemi Roblox oyununa ülkemizden reklam veren ilk banka oldu. Roblox oyuncuları deneyimleri sırasında oyunun geçtiği metaverse'teki billboardlarda İş Bankası'nın Maximum Gaming Kartının reklamlarını görecekler. Bankanın e-sporculara özel ön ödemeli kart ürünü olan Maximum Gaming Kart, Kasım 2019'da hizmete sunulmuştu. Milyonlarca oyuncunun bir araya gelerek oyun oynadığı, yeni oyun kurguladığı ve deneyim kazandığı global bir metaverse örneği olan Roblox, dünya çapında 200 milyonu aşkın kişi tarafından kullanılıyor. Türkiye şu anda oyunun ilk 10 coğrafyası içinde yer alıyor. Z kuşağının en sevdiği platformlardan olan Roblox'un, ülkemizde 5 milyon kullanıcısı bulunuyor. İş Bankası'nın Roblox oyunu üzerinden gerçekleştirdiği reklam çalışmasıyla daha fazla genç kitle, bankanın ürün ve hizmetleriyle tanışma imkanı bulacak.
TeknoYazilar
Evkur Alışveriş Arora Jaguar 200 Model Motosiklet Sıkıntısı Sercan 08 Temmuz 299 30.06.2023 tarihinde Evkur internet sitesi üzerinden Arora jaguar 200 model motosikleti satın aldım. Peşin fiyatı 57.000 TL olan motosikleti vade farkı vererek 12 eşit taksitle satın almak istedim. Başvurum sırasında adres teyit işlemi yapıldı ve taksit sayısı az olduğu bilgisi tarafıma iletildi.Ancak gerçekte, başvurum sırasında nakit fiyatı 57.000 TL olan motosikletin fiyatı 70.000 TL'ye çıktı ve 12 ay taksitli olarak ödeyeceğim toplam tutar 73.000 TL oldu. Üstelik, ödeme gücüm fazlasıyla yeterli olmasına rağmen bunu bahane ettiler. Bu ticaret anlayışını kınıyorum ve bu gibi işletmelere gerekli yaptırımların yapılmasını talep ediyorum.
Serzenisler
Malvarlığı değerleri, toplumun temel değerlerinden birini teşkil etmektedir. Çalışmanın konusunu oluşturan hakkı olmayan yere tecavüz (TCK m. 154) düzenlemesi de bu malvarlığı değerlerinin bir kısmını korumak maksadına matuftur. Düzenleme üç fıkradan müteşekkildir ve her bir fıkrada ayrı bir suç tipine yer verilmiştir. Bu suçlarda malvarlığı değerleri, taşınmazlar üzerinden gerçekleştirilen ihlallere karşı korunmaktadır. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmayla ilgili bulunan mülkiyet ve zilyetlik kavramları ve bunların diğer hukuk dallarındaki koruma yollarına, taşınmazların korunmasına yönelik bir ceza normu getiren 3091 sayılı kanuna ve 765 sayılı kanunda yer alan hakkı olmayan yerlere tecavüz düzenlemesine değinilmiştir. İkinci bölümde ise 5237 sayılı kanunun 154. maddesinde yer alan suçların incelemesine geçilmiştir. Birinci fıkrada özel mülkiyetteki taşınmazların, malikmiş gibi işgal edilmesi, sınırlarının değiştirilmesi veya bozulması ve hak sahibi kimselerin taşınmazdan faydalanmasına engel olunması suç haline getirilmiştir. İkinci fıkrada köy tüzel kişiliğine ait veya köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş taşınmazların, zapt edilmesi, bunlar da tasarrufta bulunulması ve sürüp ekilmesi suç olarak tanımlanmıştır. Sonuncu ve üçüncü fıkrada düzenlenen suç ise aidiyeti ehemmiyet taşımadan, suların mecrasının değiştirilmesi halinde vücut bulmaktadır.
akademik-ozetler
Çalışma 6 yaşında bağlanma durumları güvenli ve güvensiz olarak tespit edilen çocukların 19 yaşında sosyal durumlarının incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda altı yaştan on dokuz yaşa devam eden süreçte gelişen sosyal ilişki biçimlerinin belirlenmesi amacıyla nitel araştırmalarda kullanılan durum çalışmasının türlerinden olan gömülü çoklu durum çalışması kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu daha önce bağlanma güven durumu belirlenmiş olan çocuklar arasından nitel araştırmalarda kullanılan amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme esas alınarak belirlenmiştir. Çalışma grubu; 2006 yılında bağlanma biçimi belirlenmiş olan 110 çocuk arasından ulaşılabilen 26 çocuktan bağlanma puanı en yüksek 2 kız, 2 erkek ve bağlanma puanı en düşük olan 2 kız ve 2 erkek ile yapılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu ve öğrenci bilgi formu kullanılmıştır. Bulgular sonucunda erken bağlanma durumlarının ilerleyen yaşlarda sosyal ilişkileri etkilediği ve sosyal ilişkilerinin bağlanmanın güvenli ve güvensiz oluşuna göre şekillendiği görülmüştür.
akademik-ozetler
18 Nisan günü mahallelerimizin ve köylerimizin muhtarlarını da seçeceğiz. Muhtarların partilerle bir ilgisi yok. Her muhtar adayı kendi adını yazan oy pusulalarını seçim sandıklarına bırakacak. Mahalleli ya da köylü de bunlardan birini seçip sandığa atacak. Muhtarın ne kadar önemli bir kişi olduğunu biliyor musunuz? 442 Sayılı Köy Kanunu, köy muhtarlarının yetkilerini ve sorumluluklarını öyle bir sayıp dökmüş ki, şaşkınlıktan gözleriniz yuvalarından fırlayabilir. İşte köy muhtarlarının yetkilerinden bazıları: Salgın ve bulaşıcı hastalıkları hükümete haber vermek. Hekim olmayanların ve üfürükçülerin hastalara ilaç yapmasını önlemek. Köye gidip gelenlerin niçin gelip gitmekte olduklarını anlamak ve bunlar içinde şüpheli adamlar veya ecnebiler görürlerse hemen en yakın karakola bildirmek. Asker toplamak, bakaya ve kaçakçıları bildirmek. Köy civarında eşkıya görürse hükümete haber vermek, elinden gelirse yakalattırmak. Evlere ve köy meydanına tuvalet yaptırmak. Devlet parasını değerinden aşağıya aldırtmamak. Evlerin yılda bir kez badanalatılmasını sağlamak. Köye çamaşırlık, hamam, pazar, çarşı yerleri ve değirmen yaptırmak. Köye berber, ayakkabıcı, nalbant, demirci, arabacı ve kalaycı yetiştirmek. Güreş, cirit, nişan talimleri gibi köy oyunlarını yaptırmak. Köye iyi cins boğa, aygır, teke, koç satın almak.... Bu liste uzayıp gidiyor. Kanunda yer alan bu sorumlulukların ve yetkilerin büyük bir bölümü, geçen yüzyılda oluşturulmuş olan muhtarlık kurumunun eski geleneklerinden ibaret. Tabii mahalle muhtarlığı, köy muhtarlığından farklı. Ama bu, mahalle muhtarının önemsiz bir kişi olduğunu göstermiyor. Aksiyon Dergisi'nin son sayısında çıkan Murat Aydın'ın bir haberine göre Türkiye'de 34 bin 495 köy, 15 bin 198 muhalle muhtarı var. Muhtarların aylık maaşı Bağ-Kur primine endeksli. O yüzden de şu anda 22 milyon liradan ibaret. Ama muhtarın bir başka gelir kaynağı var. O da ikametgah kağıdı ve nüfus cüzdanı suretinden aldıkları ücret. Gerçi orada da bir sorun var. İkametgah senedini sadece muhtardan alabilirsiniz; ama nüfus kağıdı süretini aslında noterden çıkarmanız gerekiyor. 1587 sayılı Nüfus Kanunu'na göre, muhtarların nüfus kağıdı sureti onaylama yetkisi yok. Tabii muhtarlar bu duruma itiraz ediyor. İstanbul Muhtarlar Birliği Başkanı Tevfik Yılmaz şöyle demiş: ''Noterin verdiği nüfus cüzdan örneğinin daha sağlıklı olduğunu söylüyorlar. Oysa Nüfus Dairesi nüfus cüzdanlarını bizim verdiğimiz bilgilere göre veriyor. Bu sağlıklı oluyor da nüfus kağıdını tasdiklememiz mi sağlıksız oluyor?'' Dikkat çekici bir başka nokta da, Türkiye'deki bu 51 bin muhtar arasında kadınların önemli bir rol oynaması. Birçok mahallede, hatta köyde kadınların rahatlıkla muhtar olduğunu görüyoruz. Halbuki iş belediye başkanı olmaya gelince, durun bakalım! Belediye başkanlığını kadınlar yapamaz! Aman, varsın kadınlar belediye başkanlığı yapmasın! Bütün belediye başkanlıkları o güçlü erkeklere, onların çevresindeki çıkar halkasına kalsın! Ama mahallemizin muhtarı bir kadın olsun. Kollarını sıvasın, mahallenin işlerini şöyle bir eline alsın, halletsin. Kadınların pratikliği ve sorunlara yaratıcı çözümler bulmaktaki yeteneği hayatın bu en küçük biriminde çoktan ispat edilmiş durumda.
Havadis
Cardoen AT mayını dairesel çelik kasalı Şili yapımı tahripli tanksavar mayınıdır. Industrias Cardoen SA firması tarafından üretilmiştir. Mayının klasik bir şekli vardır. Üst kısmında üç adet esnek mandal üzerine oturtulan baskı plakası ve bunun altında basit bir mekanik ateşleme fünyesi bulunmaktadır. Mayın üzerine takılan ikincil fünye ise tuzaklama amaçlı olup, mayının yerinden oynatılması veya içinin açılması durumunda patlamaya ayarlıdır. Mayın Şili silahlı kuvvetlerinde kullanılmıştır. Özellikleri Çapı: 380 mm Yüksekliği: 150 mm Ağırlığı: 14 kg Patlayıcı ağırlığı: 9,5 kg Pentolite ile Mexal 1500 Ayrıca bakınız Mayın Kara mayınları listesi Kaynakça Jane's Mines and Mine Clearance 2005-2006 Tanksavar mayınları Şili yapımı silahlar
wikipedia
BM Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Guterres'in Rusya ve Ukrayna'dan yapılan gıda ve gübre ihracatının küresel gıda güvenliği için elzem rolüne işaret ettiğini söyledi. Haq, "Genel Sekreter, bu ürünlerin küresel pazarlara sorunsuz, verimli ve geniş ölçekte ulaşmasını sağlamaya yardımcı olmak için Temmuz 2022'de İstanbul'da imzalanan anlaşmaların tam ve sürekli uygulanmasının önemini yineliyor." ifadesini kullandı. Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması ile BM ve Moskova yönetimi arasında Rus gıda ve gübre ürünlerinin ihracatına ilişkin Temmuz 2022'de imzalanan mutabakat zaptını kasteden Haq, bu anlaşmaların, "zor zamanlarda dünyanın neler yapabileceğinin çok ender bir göstergesi" olduğu değerlendirmesinde bulundu. Haq, anlaşmaların küresel gıda fiyatlarının düşmesine katkı sağladığını vurguladı. Guterres ve ekibinin, halihazırda bu konuda kaydedilen ilerlemeyi geliştirmeye kararlı olduğunu ve paydaşlarla sürekli temas halinde olduğunu belirten Haq, "Genel Sekreter, ilgili herkesi küresel gıda güvenliğine öncelik vermeye çağırıyor." dedi. New York'taki BM Genel Merkezi'nde basın mensuplarına konuşan Birleşmiş Milletler İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths, yaklaşık 10 gün sonra süresi dolan anlaşmanın uzatılmasıyla ilgili, "Bununla ilgili herkesin Türkiye'ye yöneleceğini umuyorum. Ankara ile haftada iki veya üç kez bu konuyu konuşuyoruz." diye konuştu. Griffiths, tahıl anlaşması konusunda Türkiye'nin "büyük, etkileyici bir savunucu ve diplomatik aktör" olduğunu vurguladı. BM Genel Sekreter Yardımcısı, söz konusu anlaşmanın uzatılması konusunda, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret etmesini de gündeme getirdi. Martin Griffiths, dünya genelindeki tahıl ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan Karadeniz tahılının ihracatına yönelik anlaşmanın uzatılmamasının "korkunç sonuçlara" yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu. Tahıl anlaşmasının uzatılmasının Afrika halkının gıda temini konusundaki önemine değinen Griffiths, "Bunu her üç ayda bir yaşamak istemiyoruz. Bu, ticari güvene büyük ölçüde zarar veriyor. Gıda fiyatları üzerindeki etkiye zarar veriyor." dedi. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısının küresel gıda fiyatları üzerindeki etkisini azaltmak için BM, Rusya, Türkiye ve Ukrayna, 22 Temmuz 2022'de İstanbul'da düzenlenen törenle Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması'nı imzalamıştı. Daha önce birkaç kez uzatılan anlaşmanın süresi 17 Temmuz'da dolacak. Rus yetkililer, anlaşmanın uzatılması için bir olasılık görmediklerini belirtiyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı 4 Temmuz'daki açıklamasında, "Eylül 2022'den bu yana ihtiyacı olan ülkelere bağışlanması planlanan 262 bin ton Rus gübresinden sadece iki parti sevkiyatı yapıldı. Gübrenin 20 bin tonu Malavi'ye, 34 bin tonu da Kenya'ya gönderildi. BM, bu konularda sessiz kalmaya devam ediyor. Batı'da ise gıda ve gübre konusunda bile Rusya'ya yönelik yaptırımların hafifletilemeyeceği bildiriliyor. Bu koşullarda, süresi 17 Temmuz'da sona erecek anlaşmanın devam ettirilmesi için herhangi bir neden yok." ifadelerini kullanmıştı.
Havadis
AKP Tunceli il başkanı Sercan Özaydın, 2024 yerel seçimlerinde belediye başkan adayı olmak için istifa etti. Görevinden istifa eden AKP Tunceli İl Başkanı Sercan Özaydın, AKP Çemişgezek Belediye Başkanı Metin Levent Yıldız, AKP Çemişgezek İlçe Başkanı Uğur Oğuz ile birlikte Çemişgezek Gedikler Jandarma Karakol Komutanlığı'nı ziyaretinde etmiş Özaydın askeri törenle karşılanmıştı. Tören kıtasını selamlayan AKP'li Özaydın'ın fotoğrafları Çemişgezek Belediyesi'nin sosyal medya hesaplarından paylaşılmış kısa bir süre sonra silinmişti. Özaydın, gelen tepkiler üzerine yaptığı açıklamada karakol komutanını beklemek için bir an durduğu esnada alınan bir görüntü olduğunu söylemişti. Görevinden istifa ettiğini sosyal medya hesabından duyuran AKP'li Özaydın, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye Yüzyılı'nın ilk ve belki de en önemli virajı olan 14-28 Mayıs seçimlerindeki büyük demokratik zaferimizin ardından, Sayın Cumhurbaşkanımızın; Milletimizin feraseti, halkımızın güven ve teveccühü ile yenilediği Cumhura Liderlik etme nişanı ve yine aynı teveccühle halkımızın Gazi Meclisimizde temsil vekaleti emanet ettiği AK Partili Milletvekillerimizin dağılımı gurur ve iftiharımızı katlamaktadır. Nihayet önümüzdeki yakın hedef olan Mart 2024 yerel seçimlerinde de ülkemizin her bir metrekaresini artık bir marka olarak kabul görmüş AK Parti Belediyeciliği ile ihya etmek için kolları yeniden sıvama vakti gelmiştir. 3 yıla yakın bir süredir büyük bir heyecanla yürütmekte olduğum AK Parti Tunceli İl Başkanlığı görevimden Genel Merkezimizin takdiri ve Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle Belediye Başkan Aday Adayı olmak üzere ayrılıyorum"
Havadis
Olay acaba NATO güçlerinin Yugoslavya'ya bomba yağdırmasına ilişkin kararını açıklarken Başkan Bill Clinton'un söylediğinde mi düğümleniyor, yoksa Yugoslav bakanların ve diplomatların iddia ettiklerinde mi? Teşhis koymak kolay değil... Clinton, Yugoslavya diktatörü Slobodan Miloseviç'in Kosova'daki Arnavut azınlığa karşı uyguladığı politikaları Hitler'inkilere benzetiyordu. O politikalar malum: Irkçı ve yayılmacı idi. Ama asıl önemlisi, kimse zamanında ''dur'' demediği için sonunda tüm dünya dünya savaşa girmişti. O nedenle Clinton, Miloseviç'i, daha fazla gecikmeden durdurmak için harekete geçtiğini söylüyor. Gerçekten, Miloseviç'in Hitler'den farkı sadece isim ve çap farkıdır. Nitekim şimdiki olaylar, Kosova Arnavutları'nın 1974'te aldıkları ve 1989'a kadar da sahip oldukları özerklik 1989'da Miloseviç tarafından keyfi bir şekilde ellerinden alındığı için çıktı. Aslını ararsanız Miloseviç'e karşı bugünkü tavır, Kosova olayları başladıktan sonra konulduğu için çok gecikilmiştir. Çünkü Bosna-Hersek'te cereyan edenler yüzünden Dr. Radovan Karadziç ile o'nun asker üniformalı celladı Radko Mladiç ''insanlık suçu'' işledikleri için ne kadar suçlu iseler Miloseviç de en az onlar kadar suçluydu. Ama başta ABD olmak üzere tüm Batı'lılar Bosna'da silahların susması hatırına Miloseviç'in suçunu o zaman gözardı ettiler. Ve o'nu La Haye'de kurulan mahkemenin karşısına çıkarmadılar. Ama uyguladıkları ikiyüzlü politikanın olumlu sonuç vermediğini Kosova olaylarıyla gördüler. Clinton şimdi ''Miloseviç'in katliamlarına daha fazla seyirci kalınırsa yeni bir Hitler yaratılacağını'' söylerken o nedenle haklı ama, haklılığı Bosna'daki hatayı ortadan kaldırmıyor. Öte yandan Kosova ihtilafını çözüme bağlamak için Paris'te hazırlanan ve Miloseviç'in ''imzalamayız'' dediği anlaşma konusunda Miloseviç'in haksız olduğunu söylemek kolay değil. Çünkü anlaşmanın son dakikada eklendiği bildirilen bir hükmü, Kosova Arnavutları'na üç yıl sonra ''bağımsızlıklarını ilan etme'' kapısını aralıyor. Kısaca nihai kararı, onların çoğunlukta olduğu halkın referandumla vereceğini bildiriyor. Ankara'daki Yugoslav Büyükelçiliği Maslahatgüzarı'nın söylediği gibi, ''dünyada böyle bir anlaşmanın altına imza atacak hiçbir devlet olur mu?'' Yani ''size karşı olanların oylarıyla toprağınızın bir kısmını elinizden çıkartın'' derseniz ona kimse rıza gösterir mi? Kaldı ki olayın cephesi bunlardan ibaret de değil: Konuyu Birleşmiş Milletler'e bırakırsanız, çarklar bir türlü dönmüyor. Bosna'da olduğu gibi 250 bin kişi ölmeden kimsenin kılı kımıldamıyor. Bırakmayıp NATO ile çözmeye kalkarsanız, ''Bu yapılanın uluslararası hukukta yeri var mı?'' diyenler haklı çıkıyor. Kısaca tipik bir Balkan olayı yaşıyoruz. Herkes biraz haklı. O yüzden içinden çıkılması zor bir olay.
Havadis
Bu durumda birçok şaibeli kurum aklanamayacak... Çünkü Mesut Yılmaz'ın sadece bir tane ''bacanağı'' var... THY gibi üzerinde rüşvet-yolsuzluk iddiaları olan bir kuruma, Başbakan'ın ''Ona güvendiğim için...'' diyerek bacanağını ataması herhalde çok iyi bir şey... Daha nice kurum ve kuruluş gırtlağına kadar şaibelere batmış-bitmiş durumda... Ama ''bacanak'' bir tane... Peki, kayınço-mayınço yok mu?.. Kırka yakın eski-seçilememiş ANAP milletvekili, yada önde gelen partili, KİT'lerin yönetim kurullarına, idare meclislerine yerleştirildiler... Bir o kadar da birader, enişte, dünür... Bir de ''bacanağın'' askerlik arkadaşı... İyi ki ''bacanak'' askerde bütün topçu alayı ile arkadaş değildi... Zaten biz ''bacanak'' THY yönetim kuruluna gelsin diye ışıkları söndürdük... Tencere-tava çaldılar... Düdükler öttürdüler... Her gece Türkiye ayağa kalkıp, bir umuttur ''aydınlık için'' karanlığa gömüldü... ''Bacanak'' yönetim kurulu azası olsun diye... Tanklar Sincan sokaklarına indi... Bizim Işın dayak yedi... Kitleler Refahyol gitsin diye çırpındılar... Demokratlar, sırf rejimi kurtarmak için askerlerin bir ''derin darbe'' yapmalarına göz yumdular, görmemezlikten geldiler... Enişteleri-biraderleri-dünürleri terfi etsin... Partililer KİT'lere ''aza'' olsun... ''Bacanak'' ve askerlik arkadaşı yönetim kuruluna atansın... Bu iktidarın en güven veren yanı, Mesut Yılmaz'ın ilkeli-dürüst-kararlı kişiliğiydi... ''Bacanak ve askerlik arkadaşı'' işi berbat ettiler... Bir anda umutları ve güveni yok edebildiler...
Havadis
Zincir Mağazalar Derneği tarafından 8'inci kez düzenlenen Perakende Teknolojileri Konferansı'nın ilk oturumunda yeni normal döneminden beklentiler ele alındı. Zincir Mağazalar Derneği tarafından 8'inci kez düzenlenen Perakende Teknolojileri Konferansı'nın ilk oturumunda yeni normal döneminden beklentiler ele alındı. Dernekten yapılan açıklamaya göre, Zincir Mağazalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serhan Tınastepe'nin moderatörlüğündeki oturumda, Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Galip Aykaç, Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş, Tescilli Markalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Stamati, Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer'in katılımıyla "Yeni Normalden Ne Umduk Ne Bulduk?" konusu işlendi. Açıklamada oturumdaki konuşmasına yer verilen Zincir Mağazalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serhan Tınastepe, sektörün ayakta kalması ve gelişimini sürdürmesi için bu dönemde her türlü desteğin hayati değer taşıdığını, verimlilik çözümleri için teknolojinin önemli rol oynadığını vurguladı. Kamu ile ilişkilerde yapıcı yaklaşımlar için sektörün müteşekkir olduğunu belirten Tınastepe, bundan sonra da sektörün gelişimi için umutlu olduklarını kaydetti. TAMPF Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu da "Yurt dışında daha önceden başlayan dijitalleşme yolculuğu, pandemi etkisiyle ülkemizde 5 yıllık yolunu 1 yılda tamamlamış oldu. Bu her sektörde olduğu gibi perakendeye de yansıdı." ifadelerini kullandı. Söz konusu gelişmeyle beraber Türkiye'de organize perakendenin payının halen gelişmiş ülkelere göre geride olduğunu belirten Özpamukçu, "Son dönemde e-ticaretteki gelişmenin, perakendenin gelişiminin çok daha önüne geçtiğini ölçüyoruz. Bu gelişimin gerektirdiği yapısal değişimin sağlanması ve perakendede omnichannel çözümlerinin hayata geçirilmesi gelecekte başarımızın anahtarı olacak." değerlendirmesinde bulundu. "Tüketici davranışları değişti" GPD Yönetim Kurulu Başkanı Galip Aykaç ise gıda perakendesinde online kanalın 2 kata yakın artmasını beklediğini, bununla beraber fiziksel mağazacılığın gelişiminin önünün açık olduğunu kaydetti. Aykaç, tüketici davranışlarının değiştiğine işaret ederek, "Marka sadakatinin azaldığını, fiyat ve kalite hassasiyetinin arttığını, tüketicinin yakın yerlerden ve ekonomik ürünlerden tercih ettiğini görüyoruz. Sektöre dair düzenleme planlanırken, tüketici faydasının göz önünde tutulması gerekliliği unutulmamalıdır." ifadelerini kullandı. TMD Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Stamat, kapalı kalınan dönemdeki kayıpları telafi etmek için sektörün büyük çaba sarf ettiğini belirtirken, TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer de restoranlar ve gastronominin pandemiden en ağır etkilenen sektör olduğunu bildirdi. AYD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş, perakende sektörü için büyük değeri olan alışveriş merkezlerinin, gerek oluşturduğu istihdam gerekse yatırım büyüklüğü olarak genel ekonomi içinde büyük değere sahip olduğuna işaret ederek, alışveriş merkezlerinin pandemiye karşı en hijyenik ve güvenli mekanlar arasında olduğunu savundu.
Havadis
Tolga Örnek (d. 25 Ağustos 1972), Türk film yönetmeni. Robert Kolejinden sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümüne devam etti. Amerika'da University of Florida'da malzeme bilimi üzerine yüksek lisans yaptı. Ardından American University İletişim Fakültesi Film ve Görsel Sanatlar bölümünde yüksek lisans yaptı. 2005 yılında "Gelibolu" adlı belgesel film ile dikkatleri çekti. Tolga Örnek, Türk Deniz Kuvvetleri eski komutanı Özden Örnek'in oğludur. Filmografisi Atatürk (1998) Kuruluştan Kurtuluşa Fenerbahçe (1999) Topkapı Sarayı (1999) Tanrıların Tahtı Nemrut Dağı (2000) Çeliğin Kalbi Ereğli (2001) Hititler (2003) Gelibolu (2005) Devrim Arabaları (2008) Kaybedenler Kulübü (2011) (ayrıca Murat Ada Öztekin ile beraber senarist) Labirent (2011) Senin Hikayen (2013) Sen Benim Herşeyimsin (2016) Kaynakça Dış bağlantılar 1972 doğumlular Türk film yönetmenleri Türk senaristler Robert Lisesinde öğrenim görenler Yaşayan insanlar İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesinde öğrenim görenler
wikipedia
Medikal alandaki yeni bir yöntem, kritik hastaları stabil duruma getirip daha sonra iyileştirmeyi amaçlıyor. Pittsburgh'daki bir hastane, kritik hastalarını geçici ölüme sokarak, durumlarını korumayı planlıyor. Eğer hasta oldukça travmatik bir rahatsızlık ya da yarayla gelirse ve tüm çabalara cevap vermezse, doktor geçici ölüm kararı verebilecek. Ölüme çok yakın hastaların vücuduna soğuk tuzlu bir solüsyon enjekte edilip, hücre aktivitesi neredeyse durdurulacak. Klinik açıdan ölü olarak kabul edilen hasta beklemeye alınacak. Böylece vücudundaki yara ya da enfeksiyon ciddi boyutlara ulaşmadan bir çözüm bulunacak. Doktor birkaç saat içerisinde çözümü bulduğunda hastanın vücudundaki solüsyon dışarı boşaltılarak, kan verilecek. Teoride bu tekniğin cevap vermesi bekleniyor. Bu teknik tıp literatürüne Acil Koruma ve Diriltme ismiyle geçecek. İlk defa Michigan Üniversitesi'nde çalışan Hasan Alam tarafından 2002 yılında domuzlar üzerinde denendi. Hasan Alam, ağır kurşun yarasına sahip bir domuzu bu solüsyon ile yakın-ölü durumuna getirdi. Domuzun vücut sıcaklığı 10 Celsius'a kadar düştü. Daha sonrasında yara tedavi edildi ve vücuduna kan verildi. Yaralı hayvanın kalbi atmaya başlamasıyla birlikte hayati tehlike ortadan kalkmış oldu. Pittsburgh'da bulunan UPMC Presbiteryan Hastanesi'nde silah ya da bıçak sebebli ağır yaralanma vakaları getiriliyor. Klasik metodlar kalbin yeniden çalışmasına imkan tanımıyor. Açıklamalara göre bu yeni teknik durumu oldukça kritik olan 10 insan üzerinde denenecek. Yeterli veri toplandığında ve bu tekniğin doğruluğu kabul edildiğinde, tüm hastanelere eğitim verilecek. İşlem domuzlarda uygulanan teknikle aynı olacak. Önce beyindeki ve kalpteki tüm kan çekilecek. Sonrasında soğuk solüsyon enjekte edilecek. Bu solüsyonun tüm damarlara yayılması sağlanacak. 15 dakikalık bekleme süresi sonrasında, hastanın vücut sıcaklığı 10 Celsius'a düşecek. Hiçbir kan, beyin aktivitesi ya da nefes alma durumu olmayacak. Yeni teknik manada ölü olacak. Düşük sıcaklıkta hücreler hareket etmeye devam edecek. Ancak hareketleri oldukça yavaş olacak. Bir süre ölü olan hastaya yapılacak müdahale ile durum kontrol altına alınabilecek. Vücuda pompalanan kan ile hasta yeniden yaşama döndürülecek. Bu yeni teknik başarıya ulaşırsa sadece insan hayatlarını kurtarmakla kalmayacağız. Derin evrene yapacağımız uzay yolculuklarında da kullanılabilir. Alien, Avatar gibi bilimkurgu filmlerinden yada Futurama ve Fringe dizilerinden hatırlayacağımız vücut dondurma işlemleri gerçek olabilir.
TeknoYazilar
Plectorhinchus, Haemulidae familyasına bağlı bir hayvan cinsidir. Dış bağlantılar Kaynakça Haemulidae
wikipedia
Paranthias, Epinephelini oymağına bağlı bir hayvan cinsidir. Dış bağlantılar Kaynakça Epinephelini
wikipedia
Bayramlar, herkesi bir araya getiren, sevgi ve mutluluğun göstergesi olan geniş sofraların kurulduğu özel günlerdir... Fakat bu özel günlerde her istediğimizi yemeye dur demeliyiz! Ramazan ile birlikte öğün sayımız azalmakta ve beslenme düzenimiz tamamen değişmekte bayramda ise zengin bayram sofraları ve öğün sayısının artması ile birlikte daha fazla yeme isteği uyanıyor içimizde... Buna dur demek zor olsa da dengeyi sağlamamız önemlidir. İşte Ramazan Bayramında dikkat edeceğimiz birkaç basit beslenme kuralı ile tüm bu dengeyi sağlamamız mümkün... Bayram sabahına zengin ve tok tutucu bir kahvaltı ile mutlaka başlanılmalıdır. Ramazan ayı ile birlikte azalan öğün sayılarını, bayramda günlük beslenme programına ara öğünler ekleyerek artırılmalısınız. Ara öğünlerde meyve, süt, kefir ve kuru meyveler tercih edilebilir. Normal günlerde olduğu gibi bayram günlerinde de yeterli ve dengeli beslenilmeli her besin grubundan yeterli miktarda alınmalıdır. Bayramda ikram edilen şeker, çikolata, börek ve ağır şerbetli tatlılar gibi gıdalar kan şekerini hızla yükseltir. Hızla yükselen kan şekeri daha fazla yeme isteği uyandıracağından aşırıya kaçmadan tüketilmelidir. Bayram ziyaretlerinde çay ve kahve tüketimi sınırlı düzeyde olmalıdır. Asitli içecekler yerine ayran, kefir, taze sıkılmış meyve suyu tüketilmelidir. Su tüketimi kesinlikle unutulmamalı günde en az 8-15 bardak su tüketilmelidir. Bayramda hangi besinleri tercih ettiğinizin yanı sıra yediğiniz yiyecekleri nasıl pişirdiğinizde çok önemli rol oynuyor. Kızartma ve kavurma yerine sağlıklı pişirme yöntemleri olan haşlama, fırınlama, buğulama tercih edilmelidir. Mide problemleri bayramlarda en sık karşılaştığımız sorunlardan biri bunun önüne geçmek için besinler azar azar ve sık sık yenilmeli, besinler iyice çiğnenmeli ve hızla tüketilmemelidir. Bayramda konstipasyon problemi yaşamamak için lif içeriği yüksek sebze, meyve, kuru baklagil ve kepeği ayrılmamış tam tahıllar tercih edilebilir. Ramazan ayı ile birlikte yavaşlayan metabolizma hızı, bayramın gelmesi ile birlikte günde yaklaşık 30 dakika orta ya da yüksek yoğunlukta egzersiz ile artırılmalıdır. Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir bayram geçirmeniz dileğiyle... Ramazan Bayramınız kutlu olsun.
Havadis
A Monster Calls filmiyle tanınan J. A. Bayona'nın yöneteceği yeni Jurassic World filminin oyuncu kadrosuna sürpriz bir isim katıldı. 1993 ve 1997 yıllarında iki Jurassic Park filminde başrolde yer alan Jeff Goldblum, yeni filmde Chris Pratt ve Bryce Dallas Howard'la birlikte rol alacak. Jeff Goldblum, serinin yeni filminde Dr. Ian Malcolm karakterini yeniden canlandıracak. Son olarak geçtiğimiz yaz vizyona giren Indepence Day: Resurgence filminde izlediğimiz Goldblum, Marvel sinematik evreninin merakla beklenen filmlerinden Thor: Ragnarok'ta da karşımıza çıkacak. 2015'te vizyona giren ilk Jurassic World filminin yönetmeni Colin Trevorrow ve Derek Connolly'nin senaryosunu yazdığı Jurassic World 2 için belirlenen vizyon tarihi 22 Haziran 2018. Henüz ismi bilinmeyen yeni Jurassic World filminde, 1993 yapımı Jurassic Park'ta da rol alan B. D. Wong da rol alacak. Wong, Jurassic World serisinin ilk filminde de Wu karakteriyle geri dönmüştü. Seriye yoldaki filmle birlikte dahil olan oyuncular arasında da Toby Jones ve Justice Smith bulunuyor.
KulturHaritasi
Bu çalışmanın amacı, 19. yy sonu ve 20. yy'ın ilk dönemlerinde Franz Brentano'nun Aristoteles ve Skolastizm'den devşirip farklı bir yorum katarak geliştirdiği intentionalite anlayışının, çağının felsefe koşullarında ne anlama geldiğini ve kavramı çalışmalarına konu etmesini sağlayan faktörleri araştırmaktır. İncelememizde intentionalite kavramının tarihi gelişimiyle birlikte Brentano felsefesindeki önemine ve aynı zamanda Brentano'nun felsefe ve kendi çalışmaları için belirlediği yöntem olan tasvirci psikolojinin açıklamasına yer verilecektir.
akademik-ozetler
1946 Türkiye genel seçimleri Giresun ili sonuçları; Seçilenler Kaynakça 1946 Türkiye genel seçimleri İllere göre 1946 Türkiye genel seçimleri
wikipedia
II DOKTORA TEZ ÖZÜ İNGİLİZCE ÖĞRENEN ALAN BAĞIMLI VE ALAN BAĞIMSIZ TÜRK ÖĞRENCİLERİNİN SÖZCÜK DÜZLEMİNDE KULANDKLARI İLETİŞİM STRATEJİLERİ MineDİKDERE Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kasım 1999 Danışman: Yard. Doç. Dr. Şeyda ÜLSEVER Bazı öğrencilerin ikinci/yabancı dil edinim ve öğreniminde diğerlerinden daha başarılı olduğu gerçeği, araştırmacıları ikinci dil ediniminde basan göstergeleri olarak bireysel özelliklerin araştırılmasına yöneltmiştir. Bu nedenle, yabancı dil öğrenenler ikinci/yabancı dil araştırmacılarının odak noktası haline gelmişlerdir. Bu çalışmada, İngilizce'yi yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerinin bilişsel stillerinin sözcük düzleminde kullandıkları iletişim stratejilerinin çeşidi ve sayışma etkisi araştırılmıştır. Çalışmanın amacı, bilişsel stillerin iletişim stratejilerinin kelime bazında seçiminde etkili olup olmadığını bulmaktır. Çalışma için 40 orta düzey üstü (20 alan bağımlı, 20 alan bağımsız), Türk öğrenci denek olarak seçilmiştir. Bu deneklere üç farklı 'çalışma' verilmiştir. Bunlar resim tanımlama, hikayeyi tekrar anlatma ve mülakattır. Bu 'çalışmalann' çevriyazıları iki İngilizce öğretmem tarafından incelenmiş ve sınıflandırılmıştır. Çalışmanın bulguları öğrencilerin kullandıkları iletişim stratejilerinin genelde değişmediğini ortaya çıkarmıştır. Ancak, kullanılan stratejilerin çeşitleri göz önünde bulundurulduğunda, ikinci dile dayalı iletişim stratejilerinin her iki grup öğrenci tarafından daha fazla kullanıldığı saptanmıştır. Sonuç olarak, 'çalışma' türlerinin öğrencileri farklı iletişim stratejileri kullanmaya yönelttiği görülmüştür.
akademik-ozetler
Bu yıl uygulamaya koyulan ara tatil dönemleri, öğrenci ve veliler tarafından gündeme geldi. Yeni eğitim öğretim planlamasına göre, öğrenciler kasım ve nisan ayında ara tatil yapacak, yarı yıl tatili ise ocak ayında başlayacak. Peki, okullarda ara tatiller ne zaman? İşte, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımladığı takvime göre, merak edilen soruların yanıtı... MEB'in açıklamasına göre; birinci dönem ara tatili 18-22 Kasım 2019'da, ikinci dönem ara tatili ise 6-10 Nisan 2020'de yapılacak. Yeni eğitim ve öğretim yılının birinci dönemi 17 Ocak 2020 Cuma günü sona erecek. 20-31 Ocak 2020'deki yarı yıl tatilinin ardından ikinci dönem 3 Şubat 2020 Pazartesi başlayacak ve 19 Haziran 2020 Cuma tamamlanacak. Milli Eğitim Bakanlığınca, okullarda uygulanacak belirli gün ve haftalar çizelgesine, "Dünya Afet Azaltma Günü (13 Ekim)", "Mevlana Haftası (2-9 Aralık)", "Dünya Madenciler Günü (4 Aralık)" ve "Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası (20-27 Aralık)" eklendi. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, 2023 Eğitim Vizyon Belgesi'ndeki "Erken çocukluktan lise mezuniyetine kadar çocukların izlenmesi, değerlendirilmesi, geliştirilmesi ve yönlendirilmesi amacıyla her çocuk için bir e-portfolyo oluşturulacaktır." maddesine dayanak oluşturması amacıyla yönetmelikte "e-portfolyo" tanımına yer verildi. Yönetmelikle ayrıca 2023 Eğitim Vizyon Belgesi'nde yer alan "ortaöğretimde çocuklarımıza sertifikaya dayalı bilişim ve iş dünyasına ilişkin yeterlikler kazandırma" bağlamında "akademik bilginin beceriye dönüşmesini sağlama" hedefine uygun da düzenleme yapıldı. Bu kapsamda, yetenekli öğrencilerden isteyenlerin antrenmanlara katılımları ve eğitimleri için il veya ilçe milli eğitim müdürlükleri ile mahalle spor kulüpleri arasında yapılacak protokol hükümleri çerçevesinde izinli sayılmaları sağlanacak. Öğrencilerin aldığı belgeler, e-portfolyo kapsamında e-Okul sistemi Sosyal Etkinlik Modülü'ne işlenecek. Eğitim ve öğretimin daha etkili ve verimli olması için doğal, tarihi ve kültürel mekanlar ile bilim merkezleri, sanat merkezleri, teknopark ve müzeler gibi okul dışı öğrenme ortamları, ders programlarında yer alan kazanımlar doğrultusunda etkin olarak kullanılacak. Yeni mevzuatta ayrıca, okullarda uygulanan "Belirli Gün ve Haftalar" çizelgesine "Dünya Afet Azaltma Günü (13 Ekim)", "Mevlana Haftası (2-9 Aralık)", "Dünya Madenciler Günü (4 Aralık)" ve "Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası (20-27 Aralık)" eklendi. Ayrıca, gezilerde kullanılacak araçların karayolu taşımacılık mevzuatına uygun olmasına yönelik düzenleme yapıldı. Bayrak törenlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve esasların başka bir mevzuat düzenlemesi ile daha detaylı bir şekilde ele alınabilmesine imkan sağlanması ve dayanak oluşturması amacıyla Bakanlıkça buna ilişkin bir yönerge hazırlanması hükme bağlandı. İlgili kurum ve kuruluşlardan gelen görüş, öneri ve talepler doğrultusunda öğrenci kulüpleri çizelgesinden "Sivil savunma kulübü" çıkarıldı ve bunun yerine aynı çizelgeye "Afete hazırlık kulübü" de eklendi. Eğitim kurumu gezilerinde okul servis araçlarının ya da kamu araçlarının kullanılması halinde ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerine da başvurularak sürücülerde aranmayacak belgelere yönelik düzenleme yapıldı.
Havadis
Usûlî (? - 1538/39), Divan edebiyatı şairi, mutasavvıf. Vardar Yenicesi'nde doğmuştur. Şeyh İbrahim Gülşenî'ye bağlanmıştır. Eserleri, hayattayken beğenilmiş, ismi duyulmuştur. Fakir bir hayat yaşasa da gururlu ve onurlu olduğu, insanlara hâlini bildirmediği bilinir. 1538-1539 yıllarında öldüğü sanılmaktadır. Eserlerinde ilk göze çarpan tasavvufi görüşleridir. Ayrıca dili zamanın göre çok düzgündür. Fazla eser bırakmamıştır. Genel olarak ünlü şairler ve otoriteler tarafından yetenekli bulunmakla birlikte yeteneklerini pek geliştiremediği belirtilmiştir. Eserlerinden Örnek Hâtırum cem'iyyetin itdi perîşân ayrılık Ayrılık kıldı bana dünyâyı zindân ayrılık Kaynakça Muallim Naci, Esâmî, s. 61 Dış bağlantılar Hiclâl Demir, Çağlarını Eleştiren Dîvan Şairleri: Hayretî - Usûlî - Hayalî; Türk Edebiyatı Bölümü, Bilkent Üniversitesi, Ankara; Haziran 2001. Divan edebiyatı şairleri
wikipedia
Selçuklu kurumsal geleneğinin günümüzdeki yansımalarını tarihsel olarak irdelemek, İslami yönetim düşüncesi, sistemi ve felsefesi olarak, Osmanlılarda müesses halde bulunan hilafet sistemiyle, tarihsel kökenlerine vurguda bulunarak, bugün İranda varlığını sürdüregelen İmamet düşüncesini ele almak anlamına gelecektir. Konumuz itibariyle, Selçuklu yönetim geleneği, İslami yönetim geleneği olarak hilafet/imamet sistemi manasına geldiğinden, Türkiye ve İrandaki Selçuklu kurumsal ve siyasi mirasını anlamak için İslami yönetim sistemine; yönetim felsefeleri olarak hilafet ve imamet anlayışlarına bakmak gerekmektedir. Selçuklu kurumsal yönetim geleneği ve mirasının Osmanlı ve İrana yansımalarının tarihsel bir çerçeveden ele alındığı bu çalışma, İslami yönetim anlayışı olarak hilafet sistemine ve imamet/velayet-i fakih anlayışına yer vermiştir. Selçuklu kurumsal mirasını anlamak üzere çok önemli bir yere sahip Büyük Selçukluların karakteristik özellikleri, Osmanlı kurumsallığı özelinde irdelenmeye çalışılmıştır. Çalışma temel olarak bugün Türkiye ve İran yönetim sistemlerinin Selçuklu kurumsal geleneğinden etkilendiği ve bir miras olarak günümüze kadar kurumsal yapıda varlığını sürdürebildiği varsayımı üzerine temellenmiştir.
akademik-ozetler
Pire (Modern Yunanca: Πειραιάς Pireás, Antik Yunanca/ Katarevusa: Πειραιεύς Peiraieus, Osmanlıca: Aslan Liman, Ejder Limanı veya Porto Liyo), Yunanistan'da Attika coğrafi bölgesine bağlı bir liman kentidir. Pire, Atina şehir merkezinden 12 km uzaklıkta deniz kıyısında bulunur. Olympiacos SFP burada kurulmuştur. Şehirde futbol maçları Karaiskakis Stadyumu’nda, Basketbol maçları da Barış ve Dostluk Salonu’nda oynanır. 2011 nüfus sayımlarına göre Pire'nin nüfusu 448.997'dir. Bu nüfusla birlikte Pire, Yunanistan'ın üçüncü büyük ve Atina'dan sonra Attika bölgesinin ikinci büyük belediyesine sahiptir. Kardeş şehirler Rosario, Arjantin Varna, Bulgaristan Ayrıca bakınız Paşalimanı (koy) Pire Limanı
wikipedia
Kadın olmak zor bu ülkede. Erkek olmak da öyle... Öğrenciysen daha da zor işin. Hele ki çocuksan, hepten beter... Yaşlıysan da zor diyeceğim ne yazık! Yani kısaca; bu ülkede yaşıyorsan, işin gerçekten zor kardeşim! Kadın olarak verilmiştir can'ın; erkekten iki adım geridir yerin. Çalışmak istersin, 'erkeğin bakar sana' olur. Sanki nefesini veren güç, o'dur! Sesin de duyulmamalı dışarıdan çok... Bir de öyle edepsiz kahkahalar atmayacaksın; yanarsın... Baştan çıkartırsın adamı; cehennemde yakarsın! Erkek doğmuşsundur; kabul edilir düzenli işleyemeyen hormonların. Senin suçun değildir; 'Allah'ın yaratma takdiri' denir. Karşı cins görünce azgınlaşan bakışların, sen kaynaklı değil; yaradılış meselesidir. Bir de kazınmıştır üzerine aile resiliği. Evde her şeyi sen bilirsin. Çocuksan hele; hiç seçim hakkın yoktur senin. Soru sorma lüksün de yoktur ayrıca; kafa yormamalısın çalışan beyninin sana sorduğu sorulara. Yılların yükü birikmişse omuzlarında ve ömrün boyunca kurmuşsan emeklilik hayali; üzgünüm tonton amca... Biraz daha var emekli olmana. Bak, diyorum; emekli olacaksın, ağzındaki son dişin düşmeden! Bir dua ya da beddua dökülecek dudaklarından, ve darmadağın olacak hasta yatağın!
KulturHaritasi
Ataköy, Tokat ilinin Turhal ilçesine bağlı bir köydür. Tarihçe Köy, 1977 yılında Kuşoturağı köyünden ayrıldı. Coğrafya Köy, Tokat il merkezine 57 km, Turhal ilçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Nüfus Kaynakça Dış bağlantılar Turhal belde ve köyleri
wikipedia
Avrupa'nın en üst mahkemesi Uber'in bir uygulama olarak değil, taşımacılık şirketi olarak değerlendirilmesine karar verdi. Kullanıcılarına ulaşım kolaylığı sağlayan fakat pek çok devletin kanunlarıyla bir şekilde çakışan Uber, bundan böyle Avrupa'da taşıma şirketi olarak tanımlanacak. Uygulama aracılığıyla yolcuyu şoförle buluşturan Uber, sağladığı konforlu ulaşım ile dikkatleri üzerine çekiyordu. Geçtiğimiz aylarda uygulama, Türkiye'de de taksiciler tarafından protesto edilmişti. Alınan kararla birlikte Avrupa Birliği üyelerinin Uber'i daha sıkı yasalarla denetlemesi mümkün olacak. Uber'in aracılıktan fazlasını yaptığı vurgulanırken, uygulama aracılığıyla profesyonel olmayan sürücülerin kendi arabalarıyla yolcu taşıdığına işaret edildi. Ayrıca uygulamanın hem yolcu, hem de şoför tarafından kullanılmasının zorunlu olduğu eklendi. Uber ise bu kararı çok önemsememiş görünüyor. Kararın Avrupa'daki büyümesini etkilemeyeceğini düşünen Uber, milyonlarca kişinin Uber'i kullanmasının engellendiğinden şikayetçi. Kararın kökleri yaklaşık 2 yıl öncesine dayanıyor. İspanya'da bir taksici kuruluşunun itirazlarıyla başlayan süreç, 2 yılın sonunda böyle bir kararı getirdi. İspanyol taksiciler kendilerine uygulanan katı kuralların Uber sürücülerine uygulanmamasından şikayetçi olmuştu. Ayrıca sürücü olmak için lisans gerekmiyor olması, adil olmayan bir rekabete yol açıyordu. Uber Londra'da yasaklanırken, diğer İngiltere şehirlerinde de kanun dışı sayılması ihtimali bulunuyor. İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa ve daha pek çok ülkede yasal sıkıntılar yaşayan şirketin önümüzdeki sene nelerle karşılaşacağı merak konusu. Diğer taraftan bu tip aracı uygulamaların, X şirketi olarak değerlendirilmesi de kafalarda soru işareti uyandırıyor. Uber'in taksicilerle haksız rekabete sebep olduğu aşikar. Fakat aracı uygulamaların yazılım şirketi değil de faaliyet gösterdiği alandaki bir şirket olarak değerlendirilmesi, hayatı kolaylaştıracak başka uygulamaların önünü kapatabilir.
TeknoYazilar
Giriş ve Çalışmanın Amacı: Fonksiyonel gıdalar bireylerin sağlıklı olmasında önemli rol oynamakta ve hastalık riskini azaltmaktadır. Gastronomi ülke ya da bölge mutfaklarını, bir ülkenin ya da bölgenin yiyeceklerini, yeme-içme alışkanlıklarını, yemek kültürlerini ve yemek hazırlama tekniklerini ifade etmektedir. Biz bu çalışma ile fonksiyonel gıdaların ve bileşenlerinin gastronomi üzerindeki önemini ve rolünü belirlemeyi amaçladık. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Son yıllarda artan çeşitli hastalıklar nedeniyle gıdaların besleyici özelliklerinin yanında insan sağlığına olan olumlu katkıları üzerinde de durulmaktadır. Fonksiyonel gıdalar ile ilgili yapılan çalışmalar meyve, sebze ve diyet liflerinin ağırlıkta olduğu beslenme şeklinin kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet gibi bazı kronik hastalıkların riskini azalttığı ve insan sağlığına olumu etkiye sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Bu nedenle toplumların beslenme alışkanlıklarını değiştirme gücüne sahip olan yeni gastronomi yaklaşımlarının, fonksiyonel gıdalarla olan etkileşiminin belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. Metodoloji: Fonksiyonel gıdaların ve bileşenlerinin gastronomi üzerindeki önemini belirleyen faktörlerin belirlenmesi için literatür taraması yapılmıştır. Elde edilen bilgilere içerik analizi uygulanmış ve yeni sentez sonuçlardan oluşan temalar belirlenmiştir. Bulgular: Literatür bilgilerinin çözümlenmesi sonucu fonksiyonel gıdaların gastronomideki önemi ve rolü üç ana başlık (1) sağlıklı yemekler, (2) trend yemekler ve (3) yeni füzyon yemekler; ve altı alt başlıkta (1) taze meyve ve sebzelerin sunumu, (2) fermente yemekler, (3) fonksiyonel gıdalarla hazırlanan trend menüler, (4) fonksiyonelliği artıran gıda formülasyonları, (5) eski yemek reçetelerinin fonksiyonel gıdalarla buluşturulması ve (6) farklı fonksiyonel yemek tarzlarının birleştirilmesi temaları şeklinde kategorize edilmiştir. Sonuç: Sonuç olarak konvansiyonel veya modern bir prosedürle hazırlanan fonksiyonel yemeklerin insan sağlığına etkilerine ek olarak gastronomide de önemli rolünün olabileceği belirlenmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarının gastronomi alanında yapılacak ileri çalışmalar ile yeni trendlerin oluşumuna katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
akademik-ozetler
Gerek yazılı gerek görsel formlarıyla medya, mevcut hegemonik yapıların sürekliliğini ve yeniden üretimini sağlayan baş aktörlerden biri olarak, Althusserci manada devletin en etkili ideolojik araçlarından biri olagelmiştir. Özellikle sosyal medya öncesi dönemde medya organları bilgi akışı üzerinde mutlak denebilecek büyüklükte bir vesayete sahiptir. Özünde nötr olması gerektiği varsayılan bilgi akışını belli ideolojik endişeler ve/ya hegemonik güç savaşları çerçevesinde denetleyebilme ve gerektiğinde manipüle edebilme imkanına sahiptirler. Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarından itibaren Kemalist hegemonya Takrir-i Sükun benzeri kanunlar vasıtasıyla kendisine sadık bir medya sektörü yaratır. Muhalifler ötekileştirilerek, damgalanarak, hatta zaman zaman şeytanlaştırılarak belli sosyal kalıplara hapsedilip toplumun kıyısına itilir. Türkiyede on yıllar boyunca gündemde kalan en popüler sosyal damgalardan biri irticadır. Özellikle 19. yüzyıldan itibaren tüm dünyada ilerleme miti etrafında şekillenen ana akım söylem göz önünde bulundurulduğunda irtica (gericilik) damgasının çok boyutlu işlevselliği daha belirgin hale gelir. Türkiye özelinde irtica, laikliğin zıttı olarak kodlanmıştır. Yine Türkiye özelinde on yıllar boyunca laikliğin biricik teminatı ve bekçisi olma görevini ordunun gönüllü olarak üstlendiği göz önünde bulundurulursa, irtica söyleminin zaman zaman aşırı yoğunlaşmasının, muhtemel bir askeri müdahale riskinin habercisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Nitekim 1960 darbesinden başlayarak vuku bulan her darbe öncesinde irtica tehdidi söylemi bir meşrulaştırma aracı olarak kullanılmış, 28 Şubat post-modern darbesinde de bu söylem zirve noktasına ulaşmıştır. 28 Şubat sonrasında bu tehdit söyleminin topluma pompalandığı en belirgin süreç ise 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecidir. 27 Nisanda verilen elektronik muhtırayı da içeren bu sürecin 28 Şubat dahil kendinden önceki askeri kalkışmalardan farkı ise beklenen neticeyi vermemiş olmasıdır. Özellikle dönemin merkez medyası tarafından abartılan irtica vurgusuna rağmen Cumhurbaşkanlığı makamına eşi başörtülü bir ismin gelmesine engel olunamamıştır. Türkiye tarihinde bir ilk olan bu başarısızlık(!), medyanın ve yerleşik hegemonik söylemlerin değişmeye başlaması açısından bir kırılma noktasıdır. Bu açıdan Türkiye siyasi tarihi çalışmalarında üzerinde dikkatle durulmaya değer bir konudur.
akademik-ozetler
Yasmine Reza'nın yazdığı oyunu Gencay Gürün dilimize çevirdi ve sahneye koydu. Sahne tasarımı da Barış Dinçel'in. Cihan Ünal-Can Gürzap-Mutlu Güney üçlüsünün tiyatro şölenini seyretmenizi isterim. Yıllar önce oyunda Mutlu Güney yerine rahmetli, sevgili arkadaşımız Cüneyt Türel vardı. Oyunda, Serge'in aldığı bir tablonun yol açtığı sorgulama, insan üzerine çokgen bir tartışma ortamı yaratıyor. Aslında 25 yıllık dostluk, irdelenmeye değer bir zamanaşımını da beraberinde getirir. Beyaz bir tablo, yalnız bu üç eski arkadaşın dostluklarının gelgitlerine yol açmıyor. Benim açımdan resim sanatı üzerine görüşleri de sergiliyor. O beyaz, gerçekten beyaz mıdır? İronik bir yaklaşım, sanat tarihine de göndermeleri içeriyor. Dikkatli bir seyirci ironinin, gülümsemelerin, ince mizahın ardındaki zengin çağrışımı, birçok önemli yönü görebilir. Selim İleri'den ödünç alarak yazabilirim, "Dostlukların son günü" gibi gelen yüzleşmeler, suçlamalar, kirlenmiş bazı renklerin beyazda aklamasıyla oyun son buluyor. Üç sanatçının da Türkçenin inceliklerini telaffuzuna hayran kaldığımı belirtmeliyim. Sanatsal bir tartışma ama zaten sanatla hayatın çakışmasını kim reddedebilir ki? O beyaz tablo önünde tartışmasalardı, yeniden sağlam bir dostluk kuramazlardı. Aslına bakarsanız, o beyazlık Özdemir Asaf'ın 'Jüri' şiirini de çağrıştırdı bana. İSMAİL BAYRAK'ın üçlü ile yaptığı söyleşinin başlığı katıldığım bir uyarı: "Türkiye'de artık sanat konuşulmuyor." Bu söyleşiyi bulup okumanızı öneriyorum. Cihan Ünal'la Can Gürzap'ın tiyatroya, ülkemizde sanatın durumuna, genel kültüre, oyunlara, oyunculara dair söyledikleri önemli saptamalar. Tiyatronun yükselişte olması yalnız tiyatroseverleri değil, bir ülkenin kültür düzeyini düşünenleri de sevinir. Ama salon sorununun çözülmesine herkes katkıda bulunmalı. Başta devlet olmak üzere. Söyleşide altını çizdiğim cümleler şöyle: Cihan Ünal: "Bir kere Türkiye çok değişti. Türkiye'de artık sanat konuşulmuyor. Ve maalesef sanatı olmayan, sanatta başarılı olmayan ülkeler genelde kalkınamıyor." Can Gürzap'tan gençlere tavsiyeler: "Okusunlar, sanattan ayrı kalmasınlar. Sadece okulun eğitimine bırakmasınlar işlerini. Hem bedenlerini eğitsinler spor yaparak hem de beyinlerini ve ruhlarını zenginleştirsinler. Sanatla da yakından ilgilenerek okusunlar." Mutlu Güney: "İki usta değil ki, hocam ikisi de, hocaların hocası. Benim için büyük onur. Çok iyi anlaşıyoruz." TİYATRODAN iyi bir oyun izlemenin mutluluğu ve kafamda pek çok soruyla çıktım. Sanat ve etrafında şekillenen tartışmalar kadar dostlukları ve onların yeniden inşasını da düşündüm. Yeni yıl sorgulamalarınız için de başlangıç olabilir bu oyun.
Havadis
Dört büyük halifenin birincisi ve ümmet-i Muhammed`in en üstünü Hazret-i Ebubekir `dir. Ebubekir, seher vakti teheccüd kılanların babası demektir. Hazret-i Ebubekir`den sonra insanların en üstünü Ömer bin Hattab`dır. Hazret-i Ebubekir`den sonra hak halifedir. Lakabı hak ile batılı ayıran manasında "Faruk" olmuştur. Üçüncü hak halife Hazret-i Osman`dır . Peygamber Efendimiz`in İki defa damadı olmuştur. Onun İçin lakabı "Zinnureyn" idi. Hazret-i Osman`dan sonra insanlann üstünü ve dördüncü halife Hazret-i Ali`dir . Resulullah Efendimiz "Dört zatın sevgisi bir münafığın kalbinde toplanmaz. Bu dört zatı ancak mü`minler sever: Onlar: E
YazarinKaleminden
Necmi Sütpekmez, bir gün yolda yürürken düşüncelere daldı. Şimdiye kadar başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemişti. Ama yine de olanların hepsini içselleştirmiş ve alışmıştı. Böyle düşününce kendini biraz garipsedi. Bir insan da her şeye alışıverir mi yahu?! diye söylenip yürümeye devam etti. Necmi Bey, bundan sonra olacaklara da alışacaktı. Çünkü onun yaşamı alışkanlıklarından ibaretti.
YazarinKaleminden
Havari Andreas (); Andreas ya da Doğu Ortodoks geleneğinde İlk Çağrılan (Πρωτόκλητος, Prōtoklētos) olarak da bilinir, İsa'nın on iki havarisinden biridir. Doğu Ortodokslarda Konstantinopolis ekümenik patriğinin Andreas'ın havari halefi olduğu kabul edilir. Yeni Ahit, Andreas'ın Simon Peter'in kardeşi olduğunu ve aynı şekilde bir Yuhanna veya Yonah'ın oğlu olduğunu belirtir. MS 5 ilâ 10 yılları arasında Celile Denizi'nin Beytsayda köyünde doğdu. Andreas'ın ilk çarpıcı özelliği onun adıdır, beklendiği gibi İbranice değil, ailesinde göz ardı edilemeyecek belirli bir kültürel açıklığın göstergesi olan Yunanca'ydı. Yunan dili ve kültürünün olduğu Celile'de Yunanca isimler yaygındı. Matta İncili'nde (Matta 4: 18–22) ve Markos İncili'nde (Markos 1: 16-20) Simon Peter ve Andreas'ın, birlikte İsa'nın öğrencileri olmaya çağrıldıkları anlatılır. Bu anlatılar İsa'nın Celile Denizi kıyısında yürüdüğünü, Simon ve Andreas'ı gözlemlediğini ve onları öğrencilik yapmaya çağırdığını belirtiyor. Luka İncili'ndeki paralel olayda (Luka 5: 1-11), İsa başlangıçta yalnızca Simon'un olarak tanımlanan bir tekneyi kıyıdaki topluluğa vaaz etmek için bir platform ve daha sonra şimdiye kadar semeresiz olduğu kanıtlanmış bir gecede büyük bir balık elde etmenin bir aracı olarak kullandı. Anlatı, Simon'un teknedeki tek balıkçı olmadığını (diğer teknedeki ortaklarına işaret ettiklerini gösteriyor. (Luka 5: 7)) Ama Andreas'ın bir sonraki bölüme (Luka 6:14) kadar olmadığını söylüyor. Ancak genel olarak Andreas'ın söz konusu gece Simon'la balık tuttuğu anlaşılmaktadır. Kutsal Kitap'taki Ek Açıklamalarında Matthew Poole, 'Luka'nın Andreas'ın orada olmadığını reddettiğini' vurgular. Aksine, Yuhanna İncili (Yuhanna 1: 35–42), Andreas bir zamanlar İsa'yı Mesih olarak tanıdı ve onu erkek kardeşiyle tanıştırmak için çabaladı. Bundan sonra, iki kardeş İsa'nın öğrencileri oldu. Son kıyamet çağrısından önce daha yakın bir arkadaşlık kurdular ve daha sonra İsa'yı takip etmek için her şeyi bıraktılar. Kilise, Andreas'ın İskitya'da vaaz verdiğini söylemektedir. Kiev'e kadar Karadeniz ve Dinyeper nehri boyunca vaaz verdiği ve oradan Novgorod'a gittiği düşünülüyor. Böylece Ukrayna, Romanya ve Rusya'nın koruyucu azizi olmuş oldu. Bir başka kaynakta ise, Andreas'ın, Trakya'da vaaz verdiği bahsediliyor. Andreas, Stakis ile birlikte Patrikhane'nin koruyucu azizi olarak tanınmaktadır. Andreas'ın MS 60'ta Ahaya'daki Patras şehrinde çarmıha gerilerek şehit edildiği söyleniyor. Tours'un Gregory'leri tarafından bilinen Andreas'ın İşleri gibi ilk metinler, Andreas'ı çivilenmemiş, İsa'nın çarmıha gerildiği söylenen türden bir Latin haçına bağlı olarak tanımlar; yine de Andreas'ın şu anda yaygın olarak "Aziz Andreas Haçı" olarak bilinen X şeklinde haç üzerinde çarmıha gerildiği düşünülüyor. Kaynakça 1. yüzyılda doğanlar 1. yüzyılda ölenler 1. yüzyıl Romalıları 1. yüzyıl piskoposları Antik Yahudiler Havariler Çarmıh Havariyyun Kilisesi'ne defnedilenler
wikipedia
Eagles of Death Metal, Bataclan konserinde yaşanan saldırının sonrasındaki ilk Paris performansları için bu kez Josh Homme ile birlikte sahnedeydi. Kasım ayında yaşanan tatsız olayın ardından ilk kez Paris'teki Olympia Theatre konserine tam kadro gelen Eagles of Death Metal, yaşananları unutmadıklarını ve hala üzgün olduklarını söyledikleri bir konuşma ile konsere başladı. Yüksek güvenlik önlemlerinin alındığı ve psikologların da hazır olarak bekletildiği konserde Jesse Hughes ile birlikte sahnede olan Josh Homme, Brown Sugar, Don't Speak gibi parçalar başta olmak üzere birçok parçayı çaldı. Bir önceki konserden dolayı grubun hissettiği burukluğun her parçada belli olduğu konserdeki performanslardan bazılarını aşağıdaki videolardan izleyebilirsiniz.
KulturHaritasi
Ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitimsel gibi nedenlerle kentlerde yaşamayı seçen kişiler için temel kentsel problemlerden biri de ulaşımdır. Çünkü farklı ihtiyaçları giderebilmenin, ancak kentin farklı alanlarında mümkün olması; Türk insanının yapısında yer alan 'araba sevdası' ile birleşince trafik sıkışıklığı, stres, ekonomik kayıp, çevresel kirlilik gibi bir takım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Türkiye'nin kent içi ulaşıma bir sorun olarak bakması ve çözümler üretmesi gelişmiş ülkelerden oldukça sonra olmuştur. Gelişmiş ülkeler sanayileşme ile birlikte kent içi ulaşım sorununa eğilirken, Türkiye'de gerçek anlamdaki çalışmalar 80'li yıllarla birlikte başlamıştır. Ancak ülkemizde çözümler daha çok ve daha yeni otobüs almaktan ve asfalt çalışmalarından öteye gidememiştir. Bunun en önemli nedeni ise karayolu ile ulaşımı destekleyen büyük ve etkili bir lobinin varlığıdır. Ancak son yıllarda bazı büyük kent belediyelerinde raylı sistemler hemşehrilerin kullanımına sunulmaktadır. Raylı sistemler bilindiği gibi kişilere rahat, hızlı, güvenli ve modern bir ulaşım imkanı sunmaktadır. Trafik sıkışıklığı, gürültü, kirlilik vb. olumsuzluklarla karşılaşmadan yolculuk etmek, kentlilerin en önemli ulaşım hakkıdır. Ancak bu hakkı sağlayan raylı sistemlerin, diğer ulaşım sistemlerinden farklı bir planlama, koordinasyon, örgütlenme, yani 'yönetime' ihtiyacı vardır. Bakım, onarım, araçların kullanımı hatta temizliği için bile ayrı bir uzmanlık isteyen bu sistemleri, ulaşım sisteminin özerk bir parçası olarak görmek gerekmektedir. Zaten tüm dünyada raylı sistemlerin yönetimi için ayrı kurum ve kurallar benimsenmektedir. Bunun en büyük nedeni de meydana gelebilecek riskleri en alt düzeye indirerek önce kullanıcıların sonra da çalışanların sağlığını korumaktır. Bu amaçla kurulan ve çalışmada da değinildiği gibi Metro A. Ş.'de bir genel müdür ve 8 adet müdürden oluşan bir yapılanma mevcuttur. Birimlerin görevi, Kural Kitabı ve Mobilizasyon Planı'nda yer alan görevleri yerine getirmektir. Bu görevlerin en ince ayrıntısına kadar yerine getirilebilmesi için de periyodik olarak hizmet içi eğitim uygulanmaktadır. Burada temel amaç meydana gelebilecek riskler de 'hata' oranını azaltmak ve doğal afet gibi beklenmeyen kriz durumlarında hızlı ve etkin karar alabilmektir. VI
akademik-ozetler
Kocaçimen, Erzincan ilinin Kemaliye ilçesine bağlı bir köydür. Tarihçe Köyün eski adı, 1878 kayıtlarında Ermenice kökenli Muşeğga (Küçük Muşeğ köyü) şeklindedir. Coğrafya Köy, Erzincan il merkezine 162 km, Kemaliye ilçe merkezine 13 km uzaklıktadır. Nüfus Kaynakça Dış bağlantılar Kemaliye belde ve köyleri
wikipedia
İsrail'in Gazze'ye saldırıları tam 30 gündür aralıksız sürüyor. Gece boyunca kent havadan yoğun şekilde bombalandı. Gazze'dense İsrail'e çok sayıda roket atıldı. Hava savunma sistemi Demir Kubbe, roketleri Tel Aviv üzerinde önledi. Hamas güçleri ile İsrail kara birlikleri arasında da şiddetli çatışmalar yaşanıyor. İsrailli aşırı sağcı Miras Bakanı Amihai Eliyahu, abluka altındaki Gazze Şeridi'ne nükleer bomba atılmasının olasılıklardan biri olduğunu ve bölgede yaşayan Filistinlilerin ya İrlanda'ya da çöle gitmesi gerektiğini söyledi. Filistin düşmanlığı ve aşırı sağcı görüşleriyle öne çıkan Otzma Yehudit partisinden koalisyon hükümetinde yer alan Eliyahu, Gazze'ye hiçbir şekilde insani yardımın girmesine izin verilmemesi gerektiğini savundu. Eliyahu, Gazze'nin yeniden işgal edilip bölgeye yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri inşa edilmesini istedi. Gazze'de yaşayan Filistinlilere ne olacağı yönündeki soruya ise Eliyahu, "İrlanda'ya da çöllere de gidebilirler, Gazze'deki 'canavarlar' kendileri çözüm bulmalı." cevabını verdi. Bakan Eliyahu'nun açıklamalarını değerlendiren İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, "Bakan Eliyahu'nun açıklamaları gerçeklere dayanmamaktadır. İsrail ve İsrail Ordusu uluslararası hukukun en yüksek standartlarına uygun şekilde hareket etmekte ve sivillere zarar vermekten kaçınmaktadır. Zaferimize ulaşana kadar da böyle yapmaya devam edeceğiz." dedi. Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, yaptığı açıklamada, "Gazze'ye nükleer bomba atılması olasılıklardan biri" diyen İsrailli Bakan Eliyahu'ya tepki gösterdi. Eliyahu'nun sözleriyle ilgili Kasım, "Bu açıklamalar, faşist İsrail hükümetinin uyguladığı terörü yansıtıyor ve Gazze'ye yönelik soykırımın boyutunu ortaya koyuyor." ifadelerini kullandı. Kasım, bu açıklamaların ABD başta olmak üzere bazı ülkelerin İsrail'e verdiği tam destekten kaynaklandığına dikkati çekti. Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, uluslararası topluma, Birleşmiş Milletlere ve uluslararası mahkemelere seslenilerek, bu Bakan'ın ve diğer İsrailli yetkililerin açıklamalarının ciddiye alınması ve Gazze'de işlenen soykırıma son verilmesi için gereken adımların atılması istendi. Açıklamada, uluslararası toplumun sessizliğinin, "katliam ve soykırım yapma konusunda katil teröristlere cesaret verdiği" kaydedildi. İslami Cihad Hareketi'nden yayımlanan açıklamada da İsrail ordusunun, yavaş yavaş İsrailli Bakan'ın dediklerini yapmaya başladığı vurgulanarak "Tüm deliller, uyguladıkları suç ve soykırımın boyutunu ortaya koyuyor." ifadelerine yer verildi. Filistin resmi haber ajansı WAFA'da yer alan habere göre, İsrail ordusu, Gazze'nin merkezindeki El-Megazi Mülteci Kampı'nı vurdu. Saldırıda çoğu kadın ve çocuk en az 21 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. Reuters ise ölü sayısını 51 olarak duyurdu.
Havadis
Aconitum sturiense Aconitum cinsine bağlı bir türdür. Dış bağlantılar Kaynakça Aconitum
wikipedia
TBMM Genel Kurulu'nda, SP'nin sıra krizi çözüldü TBMM'de 1 Ekim'den bu yana yaşanan, 'sıra krizi', MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin müdahalesi ile çözüldü. MHP, Genel Kurul salonundaki bir sırasından feragat etti. O sıralara artık Saadet Partili milletvekilleri oturacak. 1 Ekim'te Meclis'in açılması ile birlikte, Meclis'in 6. Grubu SP, kendilerine Genel Kurul'da yer tahsil edilmediği için, geçen hafta komisyon sıralarına oturarak protesto başlattı. Gelecek Partisi ile birleşerek grup kuran Saadet Partisi Genel Kurul sıralarında kendilerine yer verilmemesini protesto ederek Meclis çalışmalarını kilitledi. TBMM Başkanlık Divanı da bir komisyon kurarak SP'ye genel kurulun ön sıralarında yer bulmak için toplantı üzerine toplantı yapıldı. Ancak, hiçbir siyasi parti kendi sıralarını vermek istemedi. TBMM Genel Kurulu'nun açılışında da yine aynı kriz yaşandı. Gündem dışı söz alan SP'li milletvekilleri genel kurul salonunda kendilerine yer verilmemesini yeniden gündeme getirerek tartışma başlattı. Birleşimi yöneten Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, sık sık oturuma ara verdi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş oturuma ara verilmesiyle, Genel Kurul'da Divanın Arkasına geldi. Mecliste grup kuran SP, CHP, İYİ Parti ve YSP ile sıra konusu görüşüldü. Partiler, SP'ye sıralarından yer vermediklerini bildirdi. Divan arkasında yapılan toplantının ardından, Genel Kurul yeniden açıldı. Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, "Danışma Kurulumuzun Saadet Partisi'nin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yeri konusundaki toplantıda uzlaşı sağlanmış olup Saadet Partisi Grubu'nun Milliyetçi Hareket Partisi Grubu'nun yanındaki sıradan itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeri uzlaşıyla tespit edilmiştir" dedi. SP Grup Başkanvekili Bülent Kaya söz alarak, sıra krizinin nasıl çözüldüğünü anlattı: "Meclis Genel Kurulunda ön tarafta 12 sırası, 12 koltuğu bulunan Adalet ve Kalkınma Partisinden bir anlayış bekliyorduk çünkü diğer bütün partilerin ön tarafta sadece 4 koltuğu var ve Grup Başkan ve Başkan Vekillerinin ancak oturabileceği bir düzendi. Bu krizle ilgili bugün bir toplantı icra edilmiş oldu, orada Milliyetçi Hareket Partimizin Grup Başkan Vekili Erkan Bey şunu ifade ettiler; Sayın Devlet Bahçeli, 'bu sorun madem çözülemiyorsa Milliyetçi Hareket Partisi olarak kendilerine düşen ön taraftaki 4 koltuktan 2 tanesini Saadet Partisine rızalarıyla verebileceklerini' ifade ettiler. Biz de Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli'ye, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan ve Başkan Vekillerine ve değerli milletvekillerine göstermiş oldukları bu nezaket ve anlayıştan dolayı çok teşekkür ediyoruz ve bunu da Adalet ve Kalkınma Partisi'ndeki arkadaşlarımızın bir not olarak almasını rica ediyoruz" açıklamasında bulundu. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay'da söz alarak, "Gelinen son aşamada yine karşılıklı anlayış ve rıza çerçevesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak burada yan yana, birlikte, yine hiçbir şarta tabi olmaksızın karşılıklı anlayış, rıza ve demokratik düşünce itibarıyla Saadet Partisi Grubu'na mensup arkadaşlarımıza da konuyu arz ettik. Sayın Genel Başkanımızın bu sorunu bir an evvel çözme noktasında talimat verdi. Bunun gerçekleşmesinden dolayı biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak gayet mutluyuz, memnunuz ve Saadet Partisi Grubuna bundan sonraki yapacakları çalışmalar için de başarılar, kolaylıklar diliyorum" ifadelerini kullandı. Sıra krizinin çözülmesinin ardından Genel Kurul çalışmalarına başladı.
Havadis
Bruce Yardley (5 Eylül 1947 –27 Mart 2019), Avustralyalı profesyonel kriketçi ve antrenör. Kariyeri Avustralya Ulusal Kriket Takımı bünyesinde 1978'den 1983 yılına kadar yedi Uluslararası turnuva ve 33 kriket test atışına katıldı. Sporcu daha çok "spin-off bowling" (direkt vuruş) etkinliklerindeki başarısıyla dikkat çekmiştir. Sporcu toplamda 126 kriket test direkt vuruş organizasyonunda yer almıştır. Test atışlarında sağ elini kullanan sporcu 33 test atışından 31'inde başarılı olmuş tam isabet sağlamıştır. Aktif kriket kariyerinin sonlarında Batı Avustralya Kriket Takımı'nda yer alan sporcu daha sonra Sri Lanka ve Singapur Kriket Takımların'ın antrenörlüğünü yapmıştır. Ölümü 5 Eylül 1947'de Midland, Batı Avustralya'da doğan Avustralyalı kriket oyuncusu ve antrenörü Bruce Yardley 27 Mart 2019'da Kununurra, Batı Australya'da kanser nedeniyle 71 yaşında ölmüştür. Kaynakça Dış bağlantılar Cricinfo article on Bruce Yardley Bruce Yardley at CricketArchive 1947 doğumlular 2019 yılında ölenler Avustralyalı kriketçiler Batı Avustralya doğumlu sporcular
wikipedia
2020 Dünya Tek Mesafe Sürat Pateni Şampiyonası'nda kadınlar takım takip yarışması 14 Şubat 2020'de yapıldı. Sonuçlar Yarış 16:01'de başladı. Kaynakça Kadınlar takım takip
wikipedia
Kozmik Oda Nedir ve İçinde Ne Bulunur? Kozmik Oda nedir? kozmik oda; seferberlik, işgal gibi en özel durumlar için oluşturulmuş, devletin en yüksek strateji birimidir. korunan tüm bilgilerin önem seviyesi en üst düzeydedir. kozmik oda ve kozmik çok gizli deyimleri birer nato jargonudur. bu kozmik odaların kuruluş amacı, herhangi bir nato ülkesinin sovyetler tarafından işgali söz konusu olursa yapılması gerekenleri içerir. her nato ülkesinde bulunur. ayrıca şunu belirtmekte de fayda vardır bunlar öncelikle nato içersinde bulunan sırlardır. varşova paktı'na dahil olan ülkelerde ve ayrıca sovyet ülkelerinde kızıl oda olan bir yansımasını görebiliriz... şimdi bu kozmik odalarda ülkenin abd tarafından veya nato'ya üye olan bir ülke tarafından işgal edildiğinde nasıl kurtuluruz sırları barındırmaz. rusya'yı barındırır, iran'ı barındırır, kuzey koreyi barındırır ve hatta çini de barındırır... ancak abd ile ilgili planlar olursa o oda basılır... o oda içersindeki nato sırları sonsuza kadar sır olarak kalacaktır. nato sırları olmayanlar ise kamuoyuna duyurulacaktır. Kozmik Oda'da neler var? örneklemek gerekirse; türkiye bir işgalle karşılaştığında, yeraltında bulunan sığınakların, cephaneliklerin, erzak ve ilaç depolarının yerleri, milis kuvvetleri oluşturacak sivil-askeri birimleri, ordunun el koyacağı firmalar, hangi durumda ne gibi karşı harekatlarda bulunulacağı, yurt dışında bulunan istihbaratçılara verilecek görevler, gerektiğinde devlet kurumlarının hava saldırılarından etkilenmeden varlığını devam ettirebilmesi için onların taşınacağı yerler gibi tamamen devletin devamlılığına yönelik bilgiler vardır.
ViralMedya
Bu makalede; Balkanlarda yaşayan Gagauzların kullandığı müzik aletlerinden biri olan kauş çalgısı ele alınmıştır. Üç telli olan ve icrası bir yay vasıtasıyla yapılan bu çalgı, fiziki yapı bakımından küçük ebatlı olmakla birlikte armudi şekillidir. Kauş çalgısının genel durumunu tespit etmek için, 2012 yılında Moldovanın Gagauz Özerk Yerinde saha çalışması yapılmış ve bu kapsamda farklı alanlardaki uzmanlar ve müzisyenler ile görüşülmüştür. Öte yandan müzelerde ve şahıslarda bulunan kauş çalgıları detaylı olarak incelenmiştir. Tespit edilen çalgıların üretiminde kullanılan malzemeleri, ebatları, formları ve icra biçimleri hakkında bilgiler edinilmiştir. Ayrıca elde edilen bilgiler doğrultusunda bu çalgının iki boyutlu genel teknik çizimi yapılmıştır. Böylece çalışmada kauşun ifade edilen bölümlerinin daha rahat anlaşılması sağlanmıştır. Çalışmada, kauş çalgısının geçmişte yaygın olarak icra edildiği, 20. yüzyılda kullanımının giderek azaldığı ve günümüzde ise kaybolmaya yüz tuttuğu anlaşılmıştır. Öte yandan bu çalgının çoğunlukla müzelerde yer aldığı görülmüştür. Böylece tarihsel ve kültürel açıdan ele alınarak incelenen kauş, yapısal özellikleri ve icra tarzı açısından belgelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca çalgının yeniden kullanılır hale getirilmesi ve yaygınlaştırılması hususanda somut öneriler sunulmuştur.
akademik-ozetler
Ülkemde Son Turnem, Ekim 2010 yılında yayımlanan Ahmet Kaya albümüdür. On yedi şarkıdan oluşur. Şarkı listesi Konserler Özel Açıklamalar (Türkiye'de ve Sürgünde) Stüdyo Sürprizi Fotoğraflar Diskografi Konser şarkıları Başım Belada Ağlama Bebeğim Hani Benim Gençliğim Mahur Şiir Munzurlu Kum Gibi Adı Bahtiyar Herkes Kendi İşine Söyle Fosso Nejdat Mavi'nin Türküsü Ağladıkça Doğum Günü Saza Niye Gelmedin Şafak Türküsü Giderim Dost Ahmet Kaya albümleri 2010 albümleri Gam Production albümleri
wikipedia